Çok sonradan farkına vardığım bir konu var. Aslında tıp ve ilaç sektöründe çalışanlar iyi bilir bu konuyu. Ben de eşimle tanıştıktan sonra bilgi sahibi oldum. Enteresan ve aynı zamanda iç gıcıklayan bir durum.Bugünkü konumuz; ilaç.
Hepimiz hasta olduğumuz zaman içmek zorunda kalırız o yapay maddeleri. Hatta bazılarımız çok uzun süreler kullanmak zorundadırlar bu kimyevi maddeleri. Bu ilaçlar niye var diye salakça bir analiz yapmayacağım. İlaçlar da olacak bununla bağlı olarak ilaç firmaları da olacak. Benim dikkatimi çeken konu ise ilaç sektöründeki rekabet ve bu rekabetin oluşturduğu piyasa raconu.
İlaç firmaları gazeteye televizyona reklam veremediklerinden reklam hedefi olarak doktorları belirlemişler doğal olarak. En basitinden doktor ne kadar yazarsa ilacını o kadar kazançlısın demek. Bilimsel olarak gerçekleşen rekabete lafım yok. Bu rekabet zaten Ar-Ge'leri de besleyeceğinden faydalı hale de dönüşmüş olur. Ama bu zorlu ve yatırım gerektiren bir süreç. Ülke olarak da kalifiye eleman sıkıntınız varsa daha zorlu bir süreç. Bununla beraber ilaç firmalarının seyahat acentası şeklinde çalışma şekilleri de var. Bilmeyenler nasıl yani diyebilirler? Durun anlatayım;
Türkiye'de veya Dünya'nın bilumum yerinde tıbbi kongreler organize ediliyor. Bunlara katılmak bir doktor için önemli olmalı. Aslında katılmak da gerekli. İnsan sağlığı için çalışan doktorların kariyerleri boyunca kendilerine birşeyler ilave etmek istemesi çok doğal. Bu kongreler yurt dışında ise katılmak maddi açıdan zorlayıcı olabilir. Bu noktada ilaç firmaları devreye giriyor ve doktorlara sponsor oluyorlar. Bana göre de bu gayet mantıklı ama bundan sonrası gayet soru işaretli bana göre. Sponsor olacakları doktorları yazdıkları ilaçlara göre seçiyorlarmış. Yani doktorun yazdığı ilaç miktarı firmayı tatmin ederse yurt dışına seyahat oluyormuş bunun hediyesi. Bu seyahatlerde doktorun tüm yol, otel, yeme içme masrafları bu ilaç firmaları tarafından karşılanıyor kongrelerin yapıldığı ülkelerde. Ama bu da bir rekabet malzemesi olmuş ilaç firmaları arasında malesef. Gidilen kongre değil de götürülen otel veya restaurant daha bir önem kazanmış iki taraf için. İlaç firması açısından ben hocayı güzel bir otelde konaklatayım, güzelce yedireyim içeriyim memnun edeyim nasıl olsa benim ilacımı yazacak diye bir düşünce yerleşmiş. Doktor da bak memnun kalmazsam rakibinizin ilacını yazarım ona göre diyerek kuyruğu hem dik tutmuş hem de abayı masa altından göstermiş. Tabi ben bu durumun doktorlar tarafından nasıl suistimal edildiğine dair ne hikayeler duydum da burda detaylara çok girmek istemiyorum. Bu böylece al gülüm ver gülüm şeklinde günümüze kadar gelmiş. Daha abartı olarak İngilizce bilmeyen doktor bile uluslararası kongrelere gönderilir olmuş. Sadece hastalandığımızda reçetemize yazılan ilacın hangi irade ile yazılabileceğini anlatmaya çalıştım o kadar. Yorum ve düşüncelere bu noktadan sonra size ait.
Bu düzensiz durumu mevcut hükümet düzeltmeye çalışmış. Bazı sınırlandırmalar getirmişler ve ilaç firmalarından, kongreler için kayıt girmeleri istenmiş bilgisayar ortamında. Bu dururumda etik olmayan bazı davranışların bir miktar önüne geçilebilmiş.
Bu arada eleştiriler kesinlikle mesleğini düzgün yapan doktorlara değil tabiki. Mesleğine her açıdan hizmet eden ve bahsettiğim suistimallerden uzak duran tüm doktorlara saygım sonsuz. Çünkü her zaman ihtiyacımız var onların emin ellerine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder