10 Mart 2017 Cuma

Mae Keane - Radyum Kızları

Mae Keane olarak başlık attığımda belki hiçbiriniz için birşey ifade etmeyecek ama Radyum Kızları dersem belki aranızdan birkaç kişi ben bu hikayeyi biliyorum diye içinizden geçireceksiniz.

Mae Keane Radyum Kızlarından biri ve belki de en şanslısı... Peki Radyum Kızları kim?

Hikaye aslında 1800 lerin sonundan başlıyor. Marie Currie ve eşi Pierre Currie, 1898'de bir uranyum filizi olan pekblend üzerinde çalışırken bu madenden 900 defa daha radyoaktif bir cismin varlığını saptamışlardır. Buna radyum adını vermişlerdir. Ardından bu elementi Fransız Bilim Akademisine sunurak buluşu tescillemişlerdir. Gece karanlığından soluk şekilde parlayan bu element çiftin çok ilgisini çeker ve gece lambası olarak bile kullanırlar hatta otobiyografisinde;

“En sevdiğimiz şeylerden biri gece çalışma odamıza girmekti, duvar dibindeki masanın üzerinde duran şişelerden yayılan soluk yeşil parıltıyı görmeye bayılıyorduk. Bu, bizim için yepyeni ve müthiş bir şeydi… Sanki karanlıktaki periler gibiydiler.”
şeklinde bahsedilir. Radyumun ışık verme özelliği dışında havayı elektriklendirdiğini keşfederler. İçine elektrometre koydukları küçük kutuyu radyum tüpüne yaklaştırdıklarında zayıf bir elektrik akımı geçtiğini gördüler ve bunu ''Radyoaktivite'' olarak tanımladılar.

Pierre Currie koluna bağladığı bir parça uranyumu kolunda 10 saat gezdirdikten sonra kolunda yanık oluştuğunu fark etmişti ve bunun kanser tedavisinde kullanılabileceği konusunda bir fikir bile geliştirmiştir. Zamanla radyumun şöhreti hızla yayıldı bir nevi radyum çılgınlığı yaşanmaya başladı.

Pek çok firma radyumu kullanarak ürün imal etmeye başladılar. Diş macunundan güzellik kremlerine kadar pek çok üründe kullanmaya başladılar radyumu. Pazarlama stratejileri ise  radyum ham maddeli ürünlerin birçok hastalığa iyi geldiği şeklindeydi. Radyum içeren su damacanaları bile kullanılmaya başlanmıştı.  Radyum içeren ürünlere ait fotoğraf ve reklam afişlerini  görebilirsiniz;








Kaynak: http://www.dissident-media.org/infonucleaire/radieux.html

Bir Alman bilim adamı radyumu kullanarak boya üretmeyi başardı ve bu boya özellikle saat gibi aksesuarlarda kullanılmaya başlandı.1. Dünya Savaşının başlamasından hemen sonra New Jersey'deki US Radium firması radyum içeren boya kullanarak saat üretmeye karar verdi. Saatlerin en büyük özelliği ise gece de parlıyor olup rakamlarının okunabilmesiydi. Bu özellik askeri amaçla kullanım için çok uygun gibi görünmüştü. Gece karanlığında askerler bu özelliği kullanabilirlerdi.  Saat firmasının üretimi arttırması gerekiyordu çünkü savaş sırasında kullanılan parlayan saatlerin şöhreti halk arasında yayılmış ve birden bire olağan üstü bir talep yaşanmaya başlamıştı. Hikayemizin kahramanı olan Mae Keane de bu dönemde  saat boyamak için 1924 yılında haftalık 40 saat çalışma karşılığı 18 dolara işe başlamıştı. İlave olarak da her boyadığı saat karşılığı da 8 cent kazanacaktı. Savaş sonrası bu maaş ile bulunan bu iş o dönem için çok iyi fırsattı.


Saat Firmasında saat boyayan kızlar

Karanlıkta parıldayan bu mucizevi boya, çinko bir bileşim karıştırılmış radyoaktif radyum tuzlarından ibaretti.Böylece, radyum atomlarından salınan parçacıklar, çinko atomlarının enerji seviyesini yükselterek titreşmelerini sağlıyor, bu da ortama yeşilimsi bir ışık yayılmasını sağlıyordu. Bu boyaya ''undark'' denmeye başlanmıştı.

Bu boyayı, saatlerin rakamları başta olmak üzere saatlerin üzerine bir fırça ile sürülmesi isteniyordu işe alınan kızlardan. Genelde fırçanın bozulan ucunu kızlar ağızları ile düzeltip işlerine devam ediyorlardı. Mesai sonrası kızlar kalan boyaları tırnaklarına saçlarına sürüp güzelliklerine güzellik katma peşindeydiler. Zamanla Mae Keane, yaptığı işten zevk almamaya başlamıştı ayrıca fırçanın ucunun dudak ile düzeltilmesi bir gereksinim haline geldiğinden işten iyice soğumuştu çünkü boyanın tadı ona çok kötü geliyordu. Bunun sonucu oluşan performans düşüklüğü sebebi ile işten ayrılmak zorunda kalmıştı. Sonrasında aynı şirketin ofis bölümünde memur olarak çalışmaya başladı.

Zamanla Mae Keane'nin eski mesai arkadaşları gizemli hastalıklara yakalanmaya başladılar. Ağı yaraları, diş çürümeleri, kemik erimesi, kansızlık en yaygın belirtilerdi. Yapılan araştırmalar oluşan bu rahatsızlıkların sebebini bir türlü ortaya koyamıyordu.  Beş yıldır fabrikada saat boyayan Frances Splettstocher, ağrıyan dişi ve çenesi nedeniyle dişçiye gitmiş, çürükten şüphelenen dişçi, ağrıyan dişi çekerken Frances’in çene kemiği kopmuş ve yanağında kapanmayan bir yara açılmıştı.

Radyuma bağlı çene kemiği tümörü
1924 yılında aynı fabrikada 7 kişi bu gizemler için yaşama veda etmişti. onu hakkında araştırma yapılmaya başlanmıştı. Araştırma yapan doktorlardan bir olan Dr. Martland ölen hastalardan birinin mezarının açılıp incelenmesini talep etti. Ardından beş yıl önce ölmüş kişinin kemiklerinin hala radyasyon yaydığını fark etti. Yapılan derin araştırmalar sonucu ölümlerden sorumlu olan  maddenin radyum olduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Hastalık belirtileri ise en çok boyadıkları saat güzel görünsün diye fırçaları ağızları ile düzelten kızlarda görülüyordu. Aslında olayın bilimsel açıklaması şu şekildeydi;

Radyum, %90 oranında alfa parçacığı yayar. Aslında direkt temas ile vücut içine çok fazla nüfuz etmezken, ortamda radyum tozu varsa solunum sırasında akciğerlere girebilir, veya dudaklara sürüler fırça yüzünden yutulabilir.  Bir defa vücuda girdi mi, ciddi sorunlara neden olur. Zira radyum elementi kalsiyum elementine çok benzer, ikisi de alkali metal grubundandır ve kübik kristal yapılara sahiptirler. Radyum, yutulduğu zaman vücut tarafından kalsiyum gibi metabolize edilir ve kalsiyum yerine sinir iletimi, kas kasılması ve kemik metabolizmasına dahil olur. Vücutta metobolize olan 1600 yıllık yarı ömürlü Radyum 226 , radyoaktif bozunma ile yavaş yavaş radon gazına dönüşür ve radon da solunum ile dışarı atılır.

Kemiklere yerleşen kalsiyum, normalde kemik yapısının güçlenmesini sağlarken radyum tam tersini yapar. Oturduğu yerden çevresindeki kemik dokusunu alfa parçacıkları ile bombalar, buradaki kemik dokusunda delikler meydana getirir ve kemiğin erimesine neden olur. Aynı zamanda kemik içindeki iliği de öldürerek kan yapımını bozar.  

Kaynak: http://www.acikbilim.com/2014/12/dosyalar/radyum-kizlari.html

Fırçayı ağızları ile düzelten kızların,  çene kemiklerinde oluşan deformasyon gayet normal bir sonuç olarak algılanabilir yukarıdaki bilimsel açıklamadan sonra.

Ayrıca Dr. Martland radyumun sebep verdiği hastalıklarla ilgili bulgularını 1925 yılında JAMA (Journal of American Medical Association) dergisinde yayınladı.

Hastalıkların sebebi anlaşılınca hukuki süreçte başladı. Fabrika çalışanları fabrikalarını mahkemeye vermeye başladılar.Mağdurlar fabrikadan kişi başı 250.000 dolar kadar para talep etmekteydi. Fakat fabrikanın da sağlam dayanakları vardı ve politik açıdan da çok güçlülerdi. Mahkeme 3 yıl kadar sürdü ve bu süreçte 13 davalı hayatını kaybetti. 1928 yılında açıklanan dava sonucunda ise her bir mağdur için 10.000 dolar ödenmesine ve ilave olarak da ölene dek aylık 600 dolar ödenmesine ve sağlık masraflarının fabrika tarafından karşılanması şeklinde karar verildi.

Bundan sonra da radyumun mağdur ettiği bütün kızlar için de Radyum Kızları denilmeye başlanmış.

Mae Keane ise işi erken bıraktığı için bu konuda şanslı olmasına rağmen 30 yaşına geldiğinde dişlerinden olmuş, ilerleyen yaşlarında yaşadığı meme ve kalın bağırsak kanserlerine rağmen 107 yaşına kadar yaşamayı başarmış. Enteresan şekilde emekçi günü olan 1 mayısta yıllar 2014 ü gösterirken yaşama veda etmiş.
Mae Keane
Not:Bu bloğu yazmam için ana fikiri veren sevgili eşim Ezgi Nigar Kaçar'a ayrca teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder