14 Mart 2017 Salı

Afşin Elbistan B Santrali'nden...

2012 yılında eski firmamda çalışırken Birleşik Arap Emirlikleri merkezli müşterimizden aldığımız bir işi gerçekleştirmek üzere Kahramanmaraş'a gittik. Amacımız Afşin Elbistan A ve B Termik Santrallerine ziyarette bulunmak ve çeşitli çalışmalarla birlikte bir değerlendirme raporu hazırlamaktı. Çalışmış olduğum şirket daha önce Afşin Elbistan A Santrali'nin inşası sırasında görev aldığından firma olarak o bölge açısından tecrübeliydik.

Ziyaret  programı gayet sıkışık olduğundan iki santrali hızlıca fakat verimli olacak şekilde gezmeyi planlamıştık.Temmuz ayı olduğundan dolayı da epey sıcak bir güne denk gelmiştik. Bizim ekibimizi,Almanya'dan gelen Afşin Elbistan A Santralinin inşasında da çalışmış gayet tecrübeli bir uzmanla  beraber İstanbul ofisimizde çalışan genç Alman bir mühendis ve yine aynı jenerasyondan genç bir maden mühendisi ve ben oluşturuyorduk. Müşterimizi temsilen de Belçika asıllı yönetici ve Hindistan'dan gelen termik santraller konusunda bir uzman vardı.

Tecrübeli uzmanımızın da santrali iyi bilmesinden ötürü A Santralini hızlıca gezdik ve sonra B Santraline geçtik orada da amacımız hızlıca gezerek işimizi bitirip İstanbul'a planlandığı şekilde dönmekti. A Santrali'nde olduğu gibi sadece dört kazandan bir kazanı inceleme kararı almıştık.

Yanlış hatırlamıyorsam 1 nolu kazanın her katını gezip aşağıya bu tür kazanlarda bulunan asansör ile inmeye karar vermiştik. Yanımızda ise santralde çalışan orta yaşlı bir yetkili vardı. Asansöre binip aşağı doğru hareket ettiğimizde küçük bir sarsıntı ile asansör durdu ve birkaç saniye sonra serbest düşüş yaptıktan sonra asansör kabinini sabit kaldı. Yaklaşık 4-5 metre düşmüştük.  Kabin sabit kalmasına rağmen oluşan titreşimleri hissedebiliyorduk. Bulunduğumuz yükseklik 55 m civarıydı. Kapıyı iki elimizle iki yana açtığımızda normal olarak duvarla karşılaştık. Bu tip kazan asansörlerinde apartmanlardan farklı olarak katlar arası uzunluklar daha fazladır. Yanımızdaki yetkili de telsizini şarjda bıraktığını söyleyince cep telefonlarına sarıldık. Fakat telefonların hiçbiri şebekeyi çekmiyordu. Kazanın devrede olmasında dolayı ortam sıcaklığı yüksekti ve ortamda normalden çok daha fazla toz partikülleri uçuşuyordu. Ortam sıcaklığı giderek yükseliyordu ve nefes almak zamanla zorlaşıyordu. Daha sonra bizimle olan yetkili acil durum telefonun bulunduğu haznenin kapağını açmaya karar verdi. Kısa bir uğraştan sonra telefona ulaşabilmişti. Telefonu açıp kontrol odasına ulaşabilince derin bir nefes almıştık. Durumu onlara izah ettikten sonra kabini aydınlatan ışıklar kesilip gelmeye başladı. Sanırım kontrol odasından enerjiyi kesip açarak asansörün çalışması için müdahalede bulundular fakat işe yaramadı. Müşterimizin Hintli yetkilisi çok konuşkan biriydi. Bir yandan telaşlı bir şekilde olup biteni anlamaya çalışırken onun da nasıl kurtulabiliriz konulu konuşmalarını dinlemeye çalışıyorduk. Ofisimizde çalışan genç Alman mühendis arkadaş da not defterine olup bitenleri not almaya başlamıştı.Olaydan sonra bunu niye yaptığını sorduğumda bizi baygın bulurlarsa bulanların ne olup bittiğini anlaması için yazdığını söyledi. Bizim tecrübeli uzmanımız da soğuk kanlılığını koruyordu. Ayrıca olay akşam üstü 4 buçuk gibi olduğundan vardiya değişimine gelmişti ve çalışanların müdahale hızı da bundan etkilenmişti. En sonunda kazanın asansör mekanizmasının olduğu noktaya tırmanılıp bizi en yakın çıkılacak noktaya getireceklerini söylediler. Olaydan  yaklaşık 45 dakika sonra asansörden kurtulup koşar adım kazan binasını terkettik.

Bu olaydan sonra santralin yönetici pozisyonundaki kişilerle olayı tartıştık fakat şaşırmadan bizi dinlemelerine biz çok şaşırdık. Asansör bakımlarının tam yapılmadığını ve arızaların zaman zaman yaşandığı gayet normalmiş gibi bize aktardılar.

Ofise döndüğümüzde ilk önce iş güvenliği tedbirlerini nasıl arttırabiliriz diye içimizde tartıştık. Daha sonra yapacağımız ziyaretler için santral yetkililerine bir kontrol formu gönderdiysek de bizi kayile bile almadılar.İlerleyen zaman da santral çok önemli olaylar yaşadı. 3 nolu ünitede oluşan ciddi türbin arızası ile birlikte 2 nolu ünitenin kazan binası kısmi yanmıştı. O gün yaşadığımız bu küçük olay o yaşanan ciddi olayların habercisiydi sanki.

En son bıraktığım noktada santralin kapasite faktörü çeşitli nedenlerden dolayı % 50'nin altına inmişti. Üzüldüğüm nokta ise hepimizin cebinden verilen paralar ile yapılmış o güzelim santral bu hale gelmişti. Nükleer santral için verilen çabanın çeyreği bile bu santralin iyileştirilmesi için sarf edilmemesi beni üzen apayrı bir ayrıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder