Haberlerde kulağıma gelen bir haber daha. İş mahkemelerinden önce arabulucuk yöntemiyle anlaşmazlıkların çözülmesi hedefleniyormuş. Aslında arabulucuk kullanılmakta olan bir uygulamaydı ama iş mahkemelerinde uygulanan bir sistem değildi. Konuyu biraz daha derinlemesine düşününce özellikle mavi yaka olarak çalışanlar için dezvanatjalı olabilir bu değişiklik diye düşündüm. Çünkü iş vereninizin avukatıyla karşı karşıya kalıp yapacağı ağız oyunlarıyla almanız gerekeni de kaybedebilirsiniz. Çünkü bu safhada arabulucu, tarafsız olarak konuyu her ne şekilde olursa olsun en kısa sürede kapatma peşinde olacaktır. Arabuluculukta amaçlanan tabiki mahkemelerin yükünü azaltmak ama haklının hakkını vererek azaltılmalı bu yük. Oldukça zayıf ve yorumlanması güç bir iş kanunumuz var. Üniversitelerde ise bu konuyla ilgili öğrenciler yeterince bilgilendirilmiyor malesef. Yönetici adayı olarak mezun olan öğrenciler iş kanunundan bihaberler. Aslında iş veren tarafında ise insan kaynakları departmanında çalışan çoğu çalışan da bihaber. Doğru bir iş kanununu bu konuda bilinçlendirilmiş çalışanlarla ve işverenlerle desteklerseniz adliyede oluşan iş mahkemeleri yükünü azaltabilirsiniz.
Bu yaz işten çıkartıldığımda bana imzalatılan ibranamede; sana tazmaninatını veriyoruz ama mahkeme açarsan verdiğimizi geri alırız gibisinden üstü kapalı bir tehdit vardı. Aslında açılan mahkemedeki amaç para talebiyle ilgili değil kaybedilen işin iadesi ile ilgili. Mahkeme çalışanın lehine sonuçlandığında işveren iş iadesini kabul etmezse işverenin çalışana para ödemesine hükmediliyor. Benim imzaladığım ibraname büyük olasılıkla eski şirketimin havalı avukatı tarafından hazırlandı ve anlaşmazlığın oluşma ihtimali de yok gibiydi çünkü alacaklarımı fazla fazla almıştım. Buna rağmen hukukçu kimliğini ön plandan tutan bir avukat benim durumumda bile aba altından sopayı göstermişti bana. Her ne kadar düğün arifemde bu tatsızlığı bana yaşatan eski şirketime diş bilediysem de vicdan muhasebesi yapıp mahkeme yoluna gitmeyi tercih etmedim. Fakat çalışanlara tazminat ödememek için her yolu deneyen patrron ve patron temsilcileri pahalı ve havalı avukatlarına karşı çok cömerttirler.
Ben şanslıydım, biraz da haklarım konusunda bilinçliyim. Fakat Türkiye şartları malesef ortada. Günümüz sendikaları da tartışılır. Malesef mavi yaka grubunun büyük çoğunluğu hala iş ortamını, şartlarını, haklarını sorgulayamıyor.
İşçi hakları bu hükümet tarafından çok sorgulanır oldu nedense. Önce kıdem tazminatı söz konusu oldu. Kıdem tazminatı ödenmeden oluşturulacak bir fonda biriktirilecekti bu para. Bu uygulamaya geçti mi bilmiyorum. Zaten kıdem tazminatları ancak banka borcunu kapatabilecek düzeydeyken niye göz dikilmişti bu paraya anlayabilmiş değilim. Şimdi de arabuluculuk yöntemi peyda oldu. Umarım sahip olunan haklar bu arabuluculuk sistemi ile gasp edilmez hatta mahkeme yolu işveren ve temsilcileri tarafından da kapatılmaz.
Her hükümet döneminde işçiye; işçisin sen işçi kal denmişti. Şimdi de değişen hiçbirşey yok malesef. Düşünme,sorgulama,konuşma....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder