2016'nın son haftasının popüler sorusu kesinlikle bu olmalıdır; sizde elektrik var mı? veya evlilik programlarının kaçamak cevabı olan elektrik alamadım şeklinde bile espri yapılsa gayet normaldir bu elektriksiz günler için.Aslında 21. yüzyılın 16 yılını devirip yapay kan gibi konuları tartışırken birbirimize telefon açıp, sizde elektrik var mı diye sormak ne enteresandır.
Özellikle 2000 li yılların başından günümüze kadar Türkiye'de enerji ile ilgili önemli adımlar atıldı fakat bu adımlar ne kadar doğru atıldı veya zamanlaması ne kadar doğruydu sorularının irdelenmesi gereken konulardan. Normal bir vatandaş sonuç odaklıdır. Siz ona en yetkili ağızdan iletim hatlarında arıza oluştu derseniz ya araştırır veya sorgular ya da tamam elektrik gelene kadar bekleyelim der. Biz genelde tamam diyen gurptayız. Ben de ilk verilebilecek cevap için sadece araştırmanıza zemin hazırlayacağım. Gerisi sizin araştırıp irdelemenize ait.
Türkiye'de şuanda bütün dağıtım bölgeleri ve devlete ait santrallerin bir çoğu özelleştirildi. Sadece iletim hatları devletin kontrolü ve işletmesi altında. Özelleştirilmelerinin amacı hem devlete gelir kaynağı oluşturma hemde daha iyi şartlarda işletilmelerinin sağlanması. Bakıldığında zaten bu atılan adımlara muhalefet eden de pek olmadı. Elektrik Üretim Anonim Şirketine ait Soma B, Seyitömer gibi linyit yakıtlı santrallerin özel sektöre devri geçtiğimiz senelerde tamamlandı. İşim gereği eski Soma B, şimdiki adıyla Soma Termik Santraline bu yıl için teknik geziler gerçekleştirmiştim. Fakat özelleştirme sonrası planlanan hiçbir rehabilitasyon işinin gerçekleştrilmediğini gördüm. Bu rehabilitasyon işleri hem emreamadeliği hem de verimi yükseltmek için planlanır. İlave olarak santralin uygulanmakta olan çevre mevzuatına uyması sağlanır. Ziyaret sırasında rehabilitasyon işlerinin neden başlamadığını sorduğumuzda devletten teşvik gelmediğine dair şikayetlerde bulunmuşlardı. Elektriğin satış fiyatlarının düşük seyrettiğinden kar oranlarının çok düşük kaldığından endişelilerdi. Şimdilerde ise fiyatlar tekrar yükselmeye başladı , buna nasıl bir tepki verilir ilerleyen günlerde birlikte göreceğiz. Sonuçta özelleştirme yapmadan evvel sağlam bir planlama gerekiyormuş. Ama bizde hiçbir zemin hazırlanmadan ihale açılıp en yüksek fiyatı verene sattılar santralleri. Ayrıca özelleştirmeyi kazanan şirketlerin bu santralleri işletmek için teknik yeterlilikleri var mıydı? Daha önceki tecrübeleri nelerdi? Dağıtım şirketleri için de aynı sorular geçerli tabiki. Geçen sene yaptığımız çalışmada bu dağıtım şirketlerinden birinin iflasla pençeleştiğine şahit olmuştuk. Orda sorulan ilk soru şuydu; şirket elektrik dağıtımından kazanılan parayı yine bu dağıtım şirketi için mi harcadı veya kaynaklar şirketin başka yatırımlarına mı aktarıldı. Söz konusu dağıtım bölgesinde durum ise işler acısıydı malesef. Yapılması gereken bakımlar yapılmamış yatırımlar ise askıya alınmıştı. Kaçak elektriğin tavan yaptığı bölgeler bile özelleştirildi. Siz devlet olarak bile elektrik kullanım ücreti tahsilatı yapamıyorken o şirket nasıl tahsilat yapsın? veya terör korkusuyla dağıtım bölgesinde nasıl onarım ve bakım yapılsın? Ayrıca devlet olarak o şirkete ne kadar güvence verildi veya devletten o şirkete kaynak aktarılıyor mu bu noktalarda da şeffaf olmak lazım. Afşin Elbistan konusuna hiç girmiyorum orda durum daha içler acısı. Bu konuyu başka bir blogda irdeleyeceğim.
Bugünlerde aslında elektriğin olmaması özelleştirme kapsamı dışında olan iletim hatlarına bağlandı fakat arızanın kaynağını iletim hatlarına bağlamak bence gayet yüzeysel veya günü kurtamak için yapılan bir açıklamadır o kadar. Devletin, işletme olarak (bazı özelleştirilemeyen EÜAŞ Santrallerini saymazsak) üzerinde tek yükü olan iletim hatlarını ayakta tutmak en önemli görevi olmalı. İlave olarak özelleştirmeler yapıldıktan sonra özelleştirmeye konu olan tesis ve alt yapılar için özelleştirme sonrası neler yapıldığına dair bir inceleme komisyonu var mıdır? Özelleştirilen santraller için üretim ne şekilde gerçekleşti? kapasite faktörü nedir? ne kadar yakıt tüketildi? sıvı yakıt sarfiyatı düştü mü, baca gazı emisyonları ve kül barajları çevresel mevzuata uygun mu? Dağıtım bölgeleri için, bakım onarım çalışmaları ne durumda , ilave yatırımlar nedir gibisinde böyle bir sürü soru cevap arıyor. Siz bir komisyon kurup bunarı şeffaf şekilde paylaşırsanız kafamızdaki soru işaretleri tabiki azalır. İlaveten nükleer santrallerin durumu nedir? Yerli yakıta dönelim derken neden hala daha doğalgaz santrali yatırımı var? neden büyükşehirlerde katı atık yakma santralleri yok? ithal kömür santrallerinin akıbeti nedir? rüzgar ve güneş enerjileri için kesin bir planlama var mıdır? jeotermal santrallerinde kaynak kullanımı kontrol altında mıdır? ...bunlar benim kafamdaki sorular.
Devlet olarak enerji politakasını tam belirleyememişken, özelleştirmeleri tam denetleyemiyorken, sorumlu olduğun sistemler için bakım onarım stratejilerin hala belirsizken elektrik alamıyorum demek gayet normal bence bugünlerde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder